Bir başka askerin anıları

Instagramda gezinirken “frthncl” adını kullanan bir mimari tasarımcının mesajına denk geldim dün. İlk satır kendi annemi, babamı ve dedemi anımsattığı için notlarını hızla okudum. Okuyunca da buraya almadan edemedim.

Soldaki fotoğraf o rahmetli dede asteğmen iken çekilmiş. Başka da bir bilgim yoktur. frthncl adlı Instagram kullanıcısının izni ile rahmetli dedesinin anısını aldım; Instagramda kaybolup gitmsine razı değilim.

“Annemin vefatından sonra evini boşaltıyoruz, dedemin anılarını bir karton kutu içinde toplamış anacığım…..

Annemin vefatından sonra evini boşaltıyoruz, dedemin anılarını bir karton kutu içinde toplamış anacığım…..

Hiç bilmediğimiz bir anısı vardı bugüne dair😢…..

“‘O yıl bütün kışı Afyonkarahisar civarındaki tepeliklerde, ovalarda geçirdik, “zeminlik “ dediğimiz çukurlar kazıyorduk, üzerini ağaç dalları, çalı çırpı ile örtüyor, nispeten ılık olan zeminliklerde uyuyorduk geceleri, Afyonun o müthiş soğuğunda…..

Yaz geldi, bizim hiçbir bilgimiz yok, ne olacağına dair….Sürekli talim yapıyoruz…..Halk İstanbul ve Ankara’da gazeteleri biriktirip, cepheye yolluyorlar, nasıl makbule geçiyor anlatamam…..

Ara ara evlerimizden gelen mektuplar dağıtılıyor, eşlerimizden ailelerimizden, okuma yazma bilen hanım az, çoğunlukla bilenlere yazdırılmış mektuplar bunlar…..

Mektubunu alan bir köşeye çekilip sessiz sessiz ağlıyor, mektup alamayanlar mahzun….

Teğmenler, Yüzbaşılar ayrı ayrı toplanıp savaşın gidişatı, ülkenin ne olacağı konuşuluyor…..

Yine böyle bir mektup günü, Eskişehir’li teğmen arkadaşımız Seyfi ki bizden büyüktü 25 yaşlarındaydı, bir köşeye çekilmiş mektubunu yaşlı gözlerle okuyordu, mektup elinde yanımıza geldi ‘Bakın arkadaşlar, hanımımdan mektubu size okumak istiyorum ‘ dedi…..

Alışılmış birşey değildi bu..Sessizce dinlemeye koyulduk…..

‘Seyfi, bu nasıl savaştır böyle, üç çocuğun yüzüne hasret, anne bizim babamız öldü mü diyorlar, seni görseler tanımayacaklar, ne zaman döneceksiniz, artık bıktık ‘…..

Daha fazlasını okuyamadı…..

Bize dönüp, “çocuklarımın yüzünü bende unuttum, bir daha görebilecek miyim, ümidimi kaybettim artık” dedi….

Yıllardır savaşmaktan bıkmıştık, çoluğumuza çocuğumuza hasret kalmıştık, daha ne kadar kalacağımızı da bilmiyorduk…..

17 Ağustos akşamı Dişli köyünden hareketle bütün gece batı yönüne yürüdük….Gündüzleri saklandık…Nereye ne maksatla gittiğimizi bildirmiyorlardı…..

Her gece değişik yönlere doğru yürütülüyorduk…

23 Ağustos sabahı Efesultan köyünde, bizim taarruza geçeceğimiz açığa vuruldu….

Eşya ve ağırlıklarımızı burada bırakıp, Kocatepe kuzeyinde kuytu bir yerde geceyi geçirdik…24-25 Ağustos’ta da son hazırlıklarımızı tamamladık….

Hazırlıklarımız tamamdı…..Sabahı beklemeye koyulduk….Ortalık ağarırken hepimiz uyandık….Zaten çok az uyuyabilmiştik….Artık ‘’Başla’’ işaretini verecek ağır top atışını beklemeye koyulduk……
Heyecandan olacak vakit gelmişde top atılmıyor gibi geldi bize…. Taarruzun erteleneceğinden endişeleniyorduk…Artık bu iş bitsin diyorduk…İmtihan kapısında gibi suskun beklemeye koyulduk…
Başla işaretini veren ilk topun atılmasıyla yerimizde duramaz olmuştuk….Düşman siperleri allak bullak olmuş, toz duman içinde kalmıştı…

Sakarya savaşlarında mermisizlikten tek top atışı duymayan, subay ve erlerimiz saklanamaz bir heyecan içinde….

’’ YARABBİ BİZİMDE TOPLARIMIZ BÖYLE GÜRLEYECEK Mİ İDİ?’’ Diye sevinçle bağırıyorlardı…..

Alacakaranlıkta tel örgüleri atlaya atlaya, süngü döğüşü yapa yapa ilk cepheleri yardığımızda hava aydınlanıyordu,

Birinci hat düşman mevzilerini ele geçirmiştik.. Bu başarı nasıl ve ne kadar zamanda kazanılmıştı, o heycan içinde anlayamamıştık….

Arkamızı dönüp sisli ovaya baktığımızda, heryer ölü ve yaralı düşman askeri ve bizim askerlerimizle doluydu…..

Olayın vehametini o zaman anladım….

O sırada onbaşı sayım yapmış yanımıza geldi :

“12 er ve Eskişehirli Teğmen Seyfi şehit düştüler komutanım “ dedi…..

Hepimiz kahrolduk, içine doğmuştu sanki…..

Üzülmeye bile vaktimiz yoktu….Bir emirle, koşar adım yola devam ettik, İzmir’e kadar…

Her 26 Ağustos’ta Afyon Kocatepe’deki anmalara katılıp sevinçle o günü kutlarken, sevgili arkadaşım Eskişehirli Teğmen Seyfi’ye yanarım….😢😢😢fh ”

About Selçuk Aytimur

Yolun yarısını geçeli çok olmakla birlikte, bana hiç öyle gelmiyor daha
Bu yazı Genel içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın